Siyah pelerin, tırpan ve bir kurukafanın sırıtışı. Ölüme hoş geldiniz...
Ölüm ile beraber aklımıza gelen ilk isim Azrail'dir. Azrail, batı kültüründe ölümün klasik görünümüdür, ancak tek değildir. Yunan mitolojisinde Thanatos vardır. İskandinav mitolojisinde ise kasvetli ve münzevi Hel ve Hindu gelenekleri çılgınca süslü Kral Yama'yı canlandırmaktadır. Eğer Süper Mario oynuyorsanız, ölümün adı "King Koopa"dır.
Haydi şimdi ölümün sayısız ikonu arasından ayrılalım ve ölüm anına gidelim.
Hazırsanız, başlayalım...
Öncelikle; modern bilim ile yaşayanları ölenlerden ayıran biyolojik ve fiziksel süreçlerin karmaşık bir modelini keşfetmek için yaptığı araştırmalar sonucu ölümü bir ruhani kişilik ile bağdaştırmayı ortadan kesinklikle kaldırıyor.
Gelin detayları birlikte inceleyelim.
Öldüğümüzün farkında mıyız?
Çoğumuz ölümün uykuya dalmak gibi olacağını hayal ederiz. Önce başımız ağırlaşır. Gözlerimiz titrer ve yavaşça kapanır. Son bir nefes alırız ve ardından ışıklar kapanır ve bir sessizlik başlar...
Ölümün bu versiyonu kulağa pek korkutucu gelmiyor; ancak kötü haber şu ki, ölüm süreci düşündüğünüz kadar hızlı olmayabilir.
NYU Langone Tıp Merkezi'nde kritik bakım ve resüsitasyon araştırması direktörü Dr. Sam Parnia'ya göre, ölüm bilincimiz ile beraber bir süre daha devam ediyor. Bunun nedenini ise, klinik ölümden sonra yaklaşık 20 saniye boyunca serebral kortekste (beynin bilinçli, düşünen kısmı) ateşlenen beyin dalgalar olduğunu söyleyerek açıklıyor.
Laboratuar fareleri üzerinde yapılan araştırmalar doğrultusunda beyinlerinin ölümden sonraki anlarda aktivite ile arttığını ve bunun da uyarılmış ve aşırı uyanık bir duruma yol açtığını söyleyerek ekliyor. Tabii ki bu durumu örneklendiremiyor; ancak öldükten sonra bir süre bilincimizin yerinde olduğunu ve öldüğümüzün farkında olduğumuzu söylüyor.
Öldükten sonra dirilince zombie olur muyuz?
Geçtiğimiz günlerde Yale Tıp Fakültesi'ndeki araştırmacılar yakındaki bir mezbahadan 32 ölü domuz beyni alarak bir deney yaptı. Burada hedef beynin fizyolojik olarak tekrar aktif edilmesiydi.
Araştırmacılar beyinleri BrainEx adlı yapay bir perfüzyon sistemine bağladılar. Kan akışını taklit eden, hareketsiz dokulara oksijen ve besin getiren bir çözelti ile desteklediler.
Bu sistem beyinleri canlandırdı ve bazı hücrelerini ölümden sonra 36 saat boyunca “canlı” tuttu. Beynin bağışıklık sistemleri bile devreye girdi. Hatta bazı örnekler elektrik sinyallerini bile taşıyabiliyordu.
Araştırmacılar Zombilerden oluşan bir Hayvan Çiftliği'ni hedeflemedikleri için, solüsyona bilinci temsil eden sinirsel aktivitenin gerçekleşmesini engelleyen kimyasalları dahil ederek çalışmayı sonlandırdılar.
Bu çalışmayla asıl amaçları, beyni ve hücresel işlevlerini daha uzun süre ve daha kapsamlı bir şekilde incelememize yardımcı olacak bir teknoloji tasarlayarak, bununla beyin yaralanmaları ve nörodejeneratif durumlar için yeni tedaviler geliştirmekti.
Ölüm fiziki olarak gerçekleştiğinde evet ölümdür. Ancak fiziki olarak yaşam emareleri gösterip, ölü gibi yaşayan insanlar olduğunu düşünce, öldükten sonra değil, aslında yaşarken ölü olanlara Zombi demek daha doğru olacaktır.
Scorpikilo
13 Mart 2022 22:24Yaşarken yaşadığımızın farkınde diiliz ki, ölürken öldüğümüzün farkına varalım. Nasıl olacak bu işler hiç bilmiyorum valla